Makro Sosyoloji ve Kölelik Sistemi Hakkında Bilgi

Geleneksel tabakalaşmada kölelik sistemi, diğer tüm tabakalaşma sistemlerinin yanında, en eşitsiz yapılanmadır. Sosyal eşitsizliği hat safhada yaşandığı kölelik sisteminin temelinde toplumun belli bir kesiminin bütün özgürlüklerden mahrum bırakılması ve insani haklardan yoksun bırakılması görülmektedir. Leonard Hobhouse,  köleyi başkasının malı olan kimse, hiçbir hakka sahip olmayan bir meta ve bir eşeğin korunmasına benzer biçimde korunan insan olarak tanımlamıştır.

 

Savaş sırasında esir düşme, ticari seferler esnasında satın alma yahut işlenen bir suçtan ötürü köleleştirilme gibi türlü yollardan alınan köleler, her toplumda farklı niteliklere sahip olan köle, çalıştığı aile içinde evlenebilir ve çocuk sahibi de olabilirler. Bu hakka sahip olan kölelerin çocukları da ‘köle’ statüsüne sahip olurlar. Kısaca bir köleden doğan çocuklar, köleliğin bir başka referansıdır.

Roma hukukuna göre köle olarak tanımlanan insanlar ‘res mancipi’dir. Yani, köleler sahiplerine göre alınıp satılabilen, kiraya verilebilen, dövülebilen durumdadır. Hatta kölelerin sahipleri mutlak mülke göre kölelerini öldürebilirler. Bunun sebebi ise, kölelerin herşeyden önce birer yabancı olmalarıdır. İptidai toplumların hepsinde yabancılar, hiçbir hakkı olmayan insanlar olarak görülürler. Sahibinin kölesini öldürme hakkının temelinde ise de belirtilen yabancılık niteliği vardır. Çünkü kölenin kan davasını güdecek akrabası yoktur.

Tarihin gelişim seyri süresince kölelik sistemi, geçimin bilek gücüne yani avcı ve toplayıcı toplumlarda görülmediği fakat üretici toplumlarda yer alması; kölelik sisteminin iktisadi durumunun görülmesi bakımından mühimdir. Bu denli ki kölelik hayatı; insanların ihtiyaç duyduğu iş gücünü karşılamak amacıyla geliştirilen bir sistemdir. Kölelerin ilk örnekleri Akdeniz toplumlarında görülmektedir.

Kölelik sistemi tarımsal üretimin sonucunda geliştirildiğini gösteren delillerden bir tanesi de onuncu yüzyılda at hamudunun icadıydı. Bu sayede attan çeki hayvanı olarak yararlanılmaya başlanmıştı. Bu icat sonrasında ise kölelik sistemi gerileme sürecine girmiştir. Çünkü hayvanın gücü insanın motor gücüne yetişmiş olmasıdır. Bu gerileme sonucunda ise kölelerin öncelikle sahipleri tarafından cezalandırılmaları kısıtlanmıştır. İlerleyen zamanlarda ise kölelere mülkiyet miras ve azat edilme hakları tanınmıştı. Azat edinme hakkında ise hristiyan köleler için Kilise’nin de katkıları olmuştu.

İlginizi Çekebilir  İstiklal Marşı’nın Kabulü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu